Aynadaki Yansıma Neden Yeterli Gelmiyor? Beden Algısı, Medya ve Gerçekler Yazar: Dyt. Melina Ezgi Tosun!
Her gün defalarca karşılaştığımız bir yansıma var: Aynadaki biz. Peki, bu yansıma ne kadar ‘gerçek’? Sağlıklı bir kiloda olsak bile, neden bazen ‘yeterince iyi’ hissetmiyoruz? Çoğu zaman cevap, fiziksel görünümden çok daha derinde, ‘beden algısı’ dediğimiz karmaşık psikolojik alanda yatıyor. Konu sadece tartıdaki rakamlar veya beden ölçüleri değil; konu, zihnimizin bedenimizi nasıl yorumladığı ve bu yorumu nelerin etkilediğidir.
Haber Galerisi İçerik
Beden Algısı: Fiziksel Gerçeklikten Psikolojik Deneyime
Beden algısı, en basit tanımıyla, kendi vücudunuza dair sahip olduğunuz zihinsel resimdir. Bu resim; düşüncelerinizi, duygularınızı ve bedeninize karşı tutumunuzu içerir. Bu, sadece “nasıl göründüğümüz” ile ilgili değil, aynı zamanda bedenimizin “nasıl hissettiği” ve “neler yapabildiği” ile de ilgilidir.
Bir danışanımın şu sözü bu durumu çok iyi özetliyor: “Artık aynaya bakınca göbeğime değil, beni taşıyan güçlü bacaklarıma teşekkür ediyorum.” İşte bu, algının değiştiğini gösteren mucizevi bir andır. Bedenimiz sadece bir kabuk değil; yaşamı deneyimlediğimiz, bizi hayatta tutan ve hareket etmemizi sağlayan bir sistemdir. Ancak bu sağlıklı ilişki, çeşitli faktörler nedeniyle kolayca bozulabilir.
Problem Ne Zaman Başlıyor? Beden Algı Bozukluğu (BDD)
Beden algısı, zaman zaman hepimizin sorguladığı bir durumken, ne zaman bir bozukluğa dönüşür? Beden Algı Bozukluğu (Body Dysmorphic Disorder – BDD), kişinin gerçekte var olmayan veya başkaları tarafından fark edilmeyen çok küçük bir bedensel kusuru, abartılı ve takıntılı bir şekilde algılaması durumudur.
Bu bozukluğa sahip kişiler:
-
Sürekli olarak aynada kendilerini kontrol edebilir (veya tam tersi aynalardan tamamen kaçabilir).
-
Küçük bir sivilceyi, hafif bir asimetriyi veya burun şeklini bir “felaket” olarak nitelendirebilir.
-
Bu algıladıkları “kusur” nedeniyle sosyal ortamlardan kaçınabilir, hayatlarını kısıtlayabilirler.
Bu durum, basit bir estetik kaygıdan çok daha fazlasıdır; kişinin yaşam kalitesini ciddi şekilde düşüren derin bir psikolojik sıkıntıdır.
Algı Bozulduğunda Beslenme Nasıl Etkilenir?
Bir diyetisyen olarak gözlemlediğim en net bağ, bozulan beden algısının doğrudan beslenme davranışlarını etkilemesidir. Bedeninden memnuniyetsizlik duyan kişi, çözümü genellikle kısıtlayıcı diyetlerde arar.
“Karbonhidratı kesersem yüzüm incelir,” veya “Bir hafta detoks yaparsam midem küçülür,” gibi düşünceler, bedeni “düzeltilmesi” gereken bir proje olarak görmeye başlar. Bu durum, uzun vadede şu riskleri doğurur:
-
Yeme Bozuklukları: Anoreksiya nervoza, bulimiya nervoza veya ortoreksiya (sağlıklı beslenme takıntısı) gibi ciddi bozukluklara zemin hazırlar.
-
Tartı Takıntısı: Bir danışanımın “1 kilo fazla” gördüğünde tüm gününü mutsuz geçirmesi gibi, tartıdaki rakamlar sağlığın değil, mutsuzluğun göstergesi haline gelir.
-
Zihinsel Açlık: Beden “kusurlu” olarak kodlandığı sürece, kişi ne kadar doğru beslenirse beslensin, zihinsel açlık ve tatminsizlik hissi devam eder.
Ekrandaki İdealler: Sosyal Medya ve Toplumsal Baskının Rolü
İçinde yaşadığımız dijital çağ, beden algımız üzerindeki baskıyı katbekat artırdı. Instagram ve diğer platformlardaki akışlar, “ideal” beden formlarını (genellikle ince bel, pürüzsüz cilt, kaslı yapı) sürekli olarak gözümüze sokuyor.
Ancak unuttuğumuz bir şey var: Bu görsellerin çoğu kurgulanmıştır. Filtreler, profesyonel ışıklar, doğru açılar ve dijital müdahalelerle oluşturulan bu “gerçek olmayan” bedenler, kendi gerçekliğimizle aramızı açıyor.
-
Toplumsal Kalıplar: Araştırmalar, sosyal medyada geçirilen sürenin artmasıyla beden memnuniyetinin azaldığını net olarak gösteriyor. Toplum, kadınlara “fit ve ince ol,” erkeklere ise “kaslı ve güçlü ol” mesajını dayatıyor.
-
Erkeklerde Durum: Beden algı bozukluğu sadece kadınlara özgü değildir. “Kas dismorfisi” olarak bilinen, yeterince kaslı olmadığına dair takıntılı algı, erkekler arasında da hızla yaygınlaşmaktadır.
Aynayla Barışmak: Beden Algısını İyileştirmek İçin 6 Adım
Kendini sevmek, romantik bir klişe değil, bilimsel bir gerekliliktir. Bedeninden memnun bireylerin stresle daha iyi başa çıktığı ve sağlıklı alışkanlıkları daha kolay sürdürdüğü biliniyor. Peki, bu algıyı nasıl güçlendirebiliriz?
-
Sosyal Medya Detoksu Yapın: Sizi kötü hissettiren, gerçek dışı standartlar sunan hesapları takipten çıkın. Karşılaştırmayı bırakın.
-
Eleştirel Gözü Bırakın, Teşekkür Edin: Aynaya kendinizi eleştirmek için değil, teşekkür etmek için bakın. “Bu beden beni bugün de taşıdı,” demek iyi bir başlangıçtır.
-
Değerinizi Rakamlarla Ölçmeyin: Değeriniz tartıdaki sayı, mezuradaki ölçü değildir. Zekânız, merhametiniz, üretkenliğiniz; bunlar sizin gerçek parçalarınızdır.
-
Yemeği ‘Ceza’ veya ‘Ödül’ Olmaktan Çıkarın: Beslenmeyi bir cezalandırma aracı olarak görmeyin. “Tatlı yedim, keyif aldım, şimdi denge kurayım” diyebilmek, sağlıklı bir ilişkidir.
-
Hareketi ‘Kutlayın’: Egzersizi kilo vermek için bir “ceza” olarak değil, bedeninizin yapabildiklerini görmek için bir “kutlama” olarak görün.
-
Profesyonel Yardımın Gücünü Keşfedin: Bu düşüncelerle başa çıkmakta zorlanıyorsanız, bir diyetisyen, psikolog veya psikiyatristten destek almaktan asla çekinmeyin. Bu, bir ekip işidir.
Son Söz: Eviniz Olan Bedene İyi Bakın
Unutmayın, bedeniniz sizin düşmanınız değil, en yakın dostunuzdur. O, sizi hayatta tutar, nefes aldırır ve dünyayı deneyimlemenizi sağlar. Evet, bazı günler kendinizi şiş hissedebilirsiniz veya kıyafetleriniz istediğiniz gibi durmayabilir; bunlar insan olmanın doğal parçalarıdır.
Gerçek güzellik ve sağlık, “ideal” bir kalıba uymakla değil, kendi bedeninizle barıştığınız o içsel dengeyle başlar. Sizin bedeniniz, sizin evinizdir. Onu koruyun, besleyin ve ona saygı duyun.
Dyt. Melina Ezgi Tosun
Kaynaklar: (Orijinal metindeki kaynakçayı buraya ekleyebilirsiniz.)
-
American Psychiatric Association. Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorders (DSM-5), 2013.
-
Cash, T. F., & Smolak, L. (2011). Body Image: A Handbook of Science, Practice, and Prevention. The Guilford Press.
-
Neumark-Sztainer, D. et al. (2006). “Body dissatisfaction and unhealthy weight control behaviors among adolescents.” Journal of Adolescent Health, 39(2), 244–251.
-
Fardouly, J. & Vartanian, L. R. (2016). “Social media and body image concerns.” Current Opinion in Psychology, 9, 1–5.
-
Tiggemann, M. & Zaccardo, M. (2018). “Exercise to be fit, not skinny: The effect of fitspiration imagery on women’s body image.” Body Image, 26, 90–97.
-
Grogan, S. (2021). Body Image: Understanding Body Dissatisfaction in Men, Women, and Children. Routledge.

Diyetisyen Melina Ezgi Tosun, Kıbrıs Sağlık ve Toplum Bilimleri Üniversitesi Beslenme ve Diyetetik Bölümünden yüksek onur derecesi ile mezun olmuştur. Fatih Sultan Mehmet Üniversitesi’nde Fitness, Pilates ve Yoga eğitmenlik eğitimlerini tamamlamıştır. Ayrıca, çeşitli dil ve iletişim kursları alarak sağlık ve beslenme alanındaki bilgisini genişletmiştir.




